Tıpta, “Teşhis edemediğin hastalığı tedavi edemezsin” diye bir söz var. Tıp demek, teşhis demektir. Peki teşhis ne demektir?
TEŞHİS (ETMEK); bedensel bir şikâyete/ soruna tıbbi bir isim koyup etiketlemektir. Bir hastalığı teşhis etmek hem kolay, hem zordur. Zorluk, yeni hastalıklar türemesi ve bazı belirtilerin birbirine karışmasından olur. Sık kullanılan etiketlerden biri de “sendrom” etiketidir.
SENDROM; sistemle ilgili bir arıza ve bozukluk belirtisi demektir.
“Huzursuz Bacak Sendromu” diye bir şey duymuş ve nasıl bir şey olduğunu merak etmiştim. Huzursuz insan olur, ama huzursuz bacak nasıl olur ki? Huzursuz bacak varsa, huzursuz el, kol, mide, barsak… her şey olur. Varmış da zaten.
Bir vaka örneği: Yaşı 54, kadın, evli, 2 çocuğu var, emekli. İki yıl önce bir bacağında, sonra diğer bacağında özellikle akşam yatınca başlayan şiddetli ağrı şikâyetiyle doktora gitmiş. “Huzursuz Bacak Sendromu” teşhisi (etiketi) konulmuş. Bir süre fizik tedavi uygulanmış. İlaçlar önerilmiş, ancak ağrılar geçmemiş. Uyutmayacak derecede ağrıları oluyormuş.
En iyi doktor arayışı devam ederken, hanımın kocasıyla karşılaştık. Ayaküstü durumu anlattı. “Bayağı ağrıları var, ilaç fayda etmiyor. Bildiğin iyi bir doktor var mı” diye bana sordu. Psikolojik olabileceğini söyledim. “Psikolojik olamaz, bir sorunumuz sıkıntımız yok çok şükür” dedi.
Bir kez bana gelmesini önerdim, ikna oldu, randevulaştık. Terapiye Karı Kocayı birlikte aldım. Bedensel sorunların, Zihinsel ve Ruhsal kaynaklı olabileceğini şematize ederek anlattım. İlk seansta 110 dakika çalıştık.
Üç gün sonra ikinci seansa geldiklerinde, ilaç almadan uyuyabildiğini söyledi. Şaşırmış, sevinmiş, ümitlenmiş. Ağrının, duyguların ifade edilmemesinden, bastırılmasından kaynaklanabileceğini örneklerle anlattım. Hiçbir ödev ve uygulama vermedim.
Kadın, evlendiği günden beri eşinden izin almadan, yalnız başına hiçbir yere gitmemiş. İki yıl önce emekli olmuş. Sürekli evde kalmaya başlamış. Alışverişe yalnız gitmek istiyor, eşi göndermiyor. “Sen yorulma. Ben seni arabayla götürür getiririm, alışverişi beraber yaparız” diyerek birlikte gidip geliyorlar.
Terapi ilerlediğinde, adamın kıskanç olduğu ortaya çıktı. Kadını bu nedenle tek başına bir yere gönder(e)miyormuş. Kadın da bunu kendine güvensizlik olarak düşünüp içerliyormuş.
Yalnız başına gitme, gelme ve gezme isteği engellendiği için; bu duygu ve düşünce enerjisi, dizden aşağı bacakta birikip ağrılara neden olduğu apaçık ortaya çıktı.
Diğer taraftan; adam baskın bir karakter. İsteklerini bir şekilde yaptırıyor. Kadın babasından çok çekmiş. “Aman bir huzursuzluk çıkmasın” diye birçok şeye sesini çıkarmıyor. Aslında Ruhu huzursuz, acı çekiyor. Bu acıyı ve huzursuzluğu da, hareket aracı olan bacaklar aracılığıyla ifade ediyor RUH.
Bu tür sorunlar hiçbir tıbbı yöntemle tahlil de edilemez, teşhis de. Çünkü tamamen Ruhsal psikolojik bir durumdur. Tıptaki adıyla, psikosomatik durumdur.
Üçüncü seansa gelmediler. Neden? Çünkü şikâyet kalmadı. Şaşkınlıkları devam ediyor. Adam kadının konu komşuya izinsiz gidip gelmesine izin verdi. Daha fazla didiklemeye gerek kalmadı.
Kısaca ve özetle; birçok rahatsızlığın/ hastalığın kökeninde Ruhsal/ Psikolojik bazı durumlar var. Bunları çözmeden ilaçlar çözüm olmaz. Bilinçli bir psikoterapi ile bunlar çözüldüğünde de ilaca gerek kalmaz.
Eğer psikolojik bir sorun psikolojik yöntemlerle çözülmezse, kronik bir hastalığa dönüşür. En sonunda şu söylenir; “Bugüne kadar doktorlar bunu anlamamış. Maalesef çok geç kalmışız…”
Ruhsal huzursuzluk, huzursuz organ sendromlarına neden olur!
Yalçın Kireççi / 10 Nisan 2016