“4İ ATÖLYE EĞİTİM DİZİSİ” NO:4
Bu eğitim;
- % 100 Orijinal, Özgün ve Tektir!
- Terapi özlü ve terapi etkili Bilinç açıcı bir eğitimdir!
- Heyecan kaynaklı tüm duygu sorunlarına çözüm getirir!
- İddialarını katılımcılarına İspat eder!
Bu eğitim; klinik psikolog Yalçın Kireççi tarafından olgunlaştırılıp, 40.YIL Hizmet Misyonu olarak İnsanlığa sunulan vizyoner bir Atölye Eğitimidir.
İddiayla söylüyoruz ki; bu, “Bilmediğinizi bilmediğiniz bilgiler içeren bir eğitimdir!”
Eğitim süresi, 4 saat. “Heyecanla Yüzleşmek” kitabı, Garanti Belgesidir.
*******
HEYECANLA ZİRVELERE YOLCULUK
Daha yazmaya başlarken takıldım kaldım, eyvah eyvah…
YA konu başlığı ile eğitim içeriği birbirine uymazsa, EYVAH…!
YA zirve yolculuğu hiç hayal ettiğim gibi olmazsa, EYVAH…!
YA bu eğitimin önem ve değerini iyi anlatamazsam, yine EYVAH…!
HEY! E! CAN! Eyvah yine heyecan bastı, stres oldum birden…
Bir fikir ya da olgunun gerçekliğini İddia edip İspat etme sorumluluğunu omuzlarında hissetmek; mantık-duygu çekişmesiyle kalbin hızla çarpması; tehlike, tehdit ve risklerin bilincinde olarak hedefe yürümek; heyecanın zirvesidir. Böylesi her durum, Heyecanla Yüzleşmektir.
HAYAT her AN bizi heyecanla yüzleştirir, asla kaçış yoktur. Hoş, biz kaçtığımızı zannetsek de, Hayat gittiğimiz yere kadar kovalar. Bu nedenle “Korkunun ecele faydası yoktur” demiş Bilgeler. Paşa paşa ya da tıpış tıpış heyecanla yüzleşmeyi öğrenmek GE-RE-Kİ-YOR. İşte bu eğitim tam da bunun için VAR.
Hayatın bizimle alıp veremediği nedir ki kovalar durur?
Biz Hayatın hem yaşayanı, hem de yaşatanıyız. Hem Hizmetkârı, hem de Efendileriyiz. Hayat bizimle yapar yapmak istediğini. İşte bu büyük gizem, heyecan vericidir. Hayat bizi yönlendirir, takip eder ve hesap sorar.
Bu nedenle Hayat bizden iddialı hedefler belirlememizi; özgüven, cesaret ve dikkatle sorunların özüne emin adımlara yürümemizi, aklımıza fikir olarak verilen hayalleri gerçekleştirirken, heyecan ateşinde yanarak pişmemizi istiyor. Bu nedenle Heyecan, her zirve yolculuğunun bitmez tükenmez enerji kaynağıdır. HeyeCANSIZ bir Hayat, çok monoton ve bayat! Hayat bizden hareket ister. Tavşana kaç, Tazıya tut der. Hayat, Heyecan üzerine kurulu bir eğlencedir.
Hayat bunu bizden niçin ister?
Bize o kadar muhteşem donanım, zenginlik ve fırsatlar sunuyor ki; “HEY, haydi sana verdiğim Enerjiyle koş. CAN’ın ne istiyorsa Hayal et. Seç beğen, yarat, üret ve paylaş” diyor. Hayatın akışını OKUmayı bilen, bunu apaçık görür ve anlar. Hayat isteğini Duygular aracılığıyla duyurur ve anlatır bize. Bu nedenle de, Heyecan tüm duyguların kaynağıdır. Çoğunluğun yanıldığı gibi, Heyecan kendisi bir duygu değildir. HeyecAN, tüm duyguların ana enerji kaynağıdır. Bu nedenle heyecansız bir AN ve heyecansız bir iş YOK, olmaz.
Hangi Donanımları Verdi Hayat Bize?
Muhteşem Akıl ve Özgür İrade, Dikkatin Gücü ve Kalitesi, Zihnin Fabrika Ayarları da yaratmak/üretmek üzerine ayarlanmış. Haydi Allah Zihin Açıklığı Versin, şimdi Heyecanla Yüzleşme vaktidir. Her gün Sana yeni bir Yaşam fırsatı veriyorum, bolluk bereket içinde zengin bir Hayat yaşa! Hayat bas bas bağırıyor… Dinle!
Ben Hayatın sesine kulak verip, akışını okudum, adı geçen kitapları da yazdım. Şimdi sıra “4İ Atölye Eğitim Dizisi” ile bunları Sizin hizmetinize sunma vaktidir. Bu görevi Hayat verdi bana. Ben de söylüyorum şimdi burada Sana.
Nasıl? Bütün bu kitaplar ve eğitim dizisi “tesadüf” olabilir mi sizce? Hayatta tesadüf yoktur, okumasını bilene. Belki de her şey tesadüftür, okumasını bilene. Siz de şu anda tesadüfen bu satırları okuyorsunuz. Tesadüfen bu eğitime geleceksiniz. Tesadüfen Hayatınızın akışı değişecek. Zaten tesadüfen doğmadık mı? Teşekkür ediyorum Sonsuz Hayat Sana, minnettarım verdiklerinden yana…
HEYECAN NEDİR, NE DEĞİLDİR?
Zirve yolculuğundan önce, şu gerçeği yerli yerine bir oturtalım: HEYECAN, YAŞAM ENERJİSİDİR. Fizikteki enerji yasalarına tabiidir. Kısa ve öz böyle bilelim. Yine bilelim ki, enerjinin şakası OLMAZ. Kim olduğuna bakmaksızın çarpar, perişan eder. Zirveye yolculuk derken, başınız belaya girer ve belanın zirvesi olur.
“4İ Atölye Eğitim Dizisi”ndeki en hayati eğitimlerden birisidir Heyecan. % 100 orijinal, özgün ve Tektir. Terapi özlü ve terapi etkili Bilinç açıcı bir eğitimdir! “Bilmediğinizi bilmediğiniz bilgiler içeren bir eğitimdir!” Bu eğitimin gerçekten alternatifi yoktur.
Bu sözlerin çok büyük bir İddia olduğunu bilerek bir kez daha uyarma ihtiyacı hissediyorum. Bu sözleri 40 yılını bu mesleğe adamış bir klinik psikoloğun uyarıları olarak değerlendirin lütfen. Heyecanın şakası yok, çarpar.
Temeline indiğimizde Heyecan; CAN dediğimiz Hayat veren gücün İşleyiş Sistemi ve Sürecidir. Heyecanın TEK ve BİR olan İşleyiş Sistemi ve Süreci bize öğretilmediği için, heyecan/(enerji) yükselince ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Heyecanı; Kalbin sesini duyunca VAR, duymayınca YOK zannederiz.
Heyecan Özünde enerji olduğu için; akacak bir hedef bulmak zorundadır. Akacak bir hedef olmazsa, ya da hedefle enerji orantılı ve dengeli olmazsa; HEY HEY HEY… Eyvah eyvah eyvah… “Ölümlerden ölüm, dertlerden dert beğen” denilen durum olur. Akla hayale gelmedik sorunlar ve hastalıklar oluşur. İddiam ve uyarım bu nedenledir. Büyük Ustam Hayat öğretti bunları bana.
Durumun boyutunu ve ciddiyetini nasıl anlatsam bilmiyorum…
Eğer Heyecanı doğru ve gereği gibi yönetemez ve yönlendiremez isek; enerji bedende birikir ve mutlaka bir organı hasta eder. Sigorta atar ya da trafo patlar. Kalp krizi, tansiyon, panik atak, depresyon, tüm takıntılar, kaygı, endişe, korku, felç, beyin kanaması, kanser… Daha neler neler… Heyecan Süreci göz ardı edilecek sıradan bir süreç değildir.
Heyecan tüm duyguların ana çıkış kaynağı olduğu için; Heyecan Süreci ve Duygular birbirine karıştırılıyor. En büyük sorun ve sıkıntı da bu noktadan kaynaklanıyor. Yok heyecanlandım, Yok stres oldum, korktum, panik yaptım, üzüldüm, sevindim, şok oldum, sinirlendim, öfkelendim… Yok falan filan…
HEY kardeş! E! Peki Enerjiye ne oluyor bu durumda? Nereden nereye kaç voltluk Yaşam Enerjisi akıyor? Aktığı yerde ne oluyor? Sorun mu oluyor, çözüm mü? CAN sonuçlardan hoşnut mu, yoksa sıkılıyor mu bu güzelim CAN?
Termometre gibi, Duygu Ölçer olabilir mi…?
Olabilir mi değil, VAR zaten. Nerede? Sizde! Hassas bir şekilde her AN çalışıyor. Konu ve durum hiç önemli değil, Eğer bir CAN SIKILIYORSA; bilin ki, Yaşam Enerjinizi/Heyecanı doğru kullanmıyorsunuz, daha doğrusu yönetemiyorsunuz! Heyecan enerjisinin dönüştüğü duygularla ciddi ve kronik sorununuz var. Bu en önemli göstergedir. Yani; “Can sıkılması” Duygu Ölçeridir insanın. Ego zayıf, katı, duygusal, alıngan, hassas ve yeterince gelişmemiş demektir.
Eğer böylesi durumlar yaşıyorsanız ve Canınız sıkılıyorsa; en kısa yoldan bu eğitime gelin. “Bu eğitimin alternatifi yok!” “Bilmediğinizi bilmediğiniz bilgiler içeren bir eğitimdir!” iddialarını hoş laf olsun diye söylemiyoruz.
Heyecanla zirvelere yolculuk ederken yıllar içinde çok Canımız yandığı için; Heyecanla ciddiyetle Yüzleşerek, “4İ Çalışma Modeli”yle çözümler üretip, çok sorun çözmenin özgüveniyle bu iddialarda bulunuyoruz.
Dikkat önemli bir uyarı!
“Can sıkıntısı”, Hayatın insana verdiği en önemli mesajdır, bir uyarıdır. “Dikkat boş kaldın, boş işlerle uğraşıyorsun, boş gezenin boş kalfası oldun. Sana verdiğim Yaşam/HeyeCAN enerjisini boş işlere harcıyorsun. Kendini geliştireceğin ve birilerine hizmet edecek bir işle uğraş.” Yoksa ne olur? “Yoksa öyle bir Canını sıkarım ki Senin, perişan olursun.”
Bunun adına ister “Hayat boşluk bırakmaz” Evren Yasası deyin, isterseniz “Allah boş duranı sevmez” deyin; aynı şey. Sistem böyle işliyor.
Eğer bir Can Sıkıntısı ciddiye alınmazsa, YA DA eğer bir Can Sıkıntısı geçsin diye; sırf eğlence olsun, boş zaman dolsun, laf olsun diye bir eylem yapılırsa; enerji bağımlılığa dönüşmeye başlar. Hangi bağımlılık? İstisnasız hepsi. Yeme bağımlılığı, içme bağımlılığı, madde bağımlılığı, cinsel bağımlılık, internet bağımlılığı, kumar bağımlılığı…
Sonra? Sonrası belli. Hani Canın sıkılıyordu ya, al sana bağımlılık. Uğraş dur artık. “Ölümlerden ölüm, dertlerden dert beğen” durumu oluştu demektir. “4İ ve Bağımlılıklar” bölümünde bunların İlaçsız çözüm yöntemleri de anlatılmıştır.
Söylemek istediğimiz şu: Heyecan ve Duygular ayrılmaz bir bütündür. Ancak, zannedildiği ve yanlış bilindiği gibi, “Heyecan” kendisi bir duygu DE-ĞİL-DİR. Heyecan hem Zehir, hem Panzehirdir…!
Tüm duygular; Heyecan olarak bildiğimiz ve andığımız Yaşam Enerjisinin farklı halleri ve görüntüleridir.
Heyecan halleri birçok isim ve etiket altında sergilenir. Sınav heyecanı, sahne heyecanı, karşılaşma heyecanı, utangaçlık, sosyal fobi, güvensizlik, isteksizlik, stres, şaşkınlık, vesvese, kuruntu, kaygı, endişe, korku, panik, takıntı, depresyon, öfke, saldırganlık, neşe, sevgi, sevinç, coşku ve daha niceleri…
Her duygu, Heyecan enerjisinin YA Pozitif, YA DA Negatif halidir. Önemli olan her duyguyu; yerli yerinde doğru değerlendirerek dengeli, ölçülü ve daha da önemlisi doğru amaçlar için kullanmaktır. Duyguları yönetmeyi öğrenen, Hayatla bütünleşerek mutlu olmanın kapısını aralar…
KISACA VE ÖZETLE…
Heyecan ve Duygulara dair tüm ezberleri bozan bir Atölye Eğitimidir bu. Eğer gerçekten Heyecanla Yüzleşerek; duyguların altında ezilmek ya da duygularla sürüklenmek yerine; duyguların üzerine binerek ya da etkilenmeden içinden geçerek zirvelere çıkmayı öğrenmek istiyorsanız, bir an önce kaydınızı yaptırınız…
ARZ etmek Bizden, TALEP etmek Sizden…
“4İ Atölye Eğitim Dizisi”ndeki her eğitimi tek tek inceleyin.
BİRİNDEN BAŞLAYIN! Özgürlüğün Bağımlısı Olacaksınız!