Dört yetişkinden birinin Antidepresan ilaç kullandığı Nisan ayında TBMM kürsüsünde dile getirildi. Ortalama 10 milyon insan demek. Eğer depresyon bir Ruh hastalığı ise, bu insanlar Ruh hastası demek…
Bu insanlar kimler, hangi meslekte ve hangi mevkideler? Her meslekten var; yönetici, öğretmen, güvenlik görevlisi, şoför, esnaf ve diğerleri. İstisna meslek ve mevki yok, olamaz.
O halde birçok kurumu Ruh Hastaları yönetiyor, çocuklarımızı Ruh hastaları eğitiyor(?). Diğer Ruh hastalığı gruplarını da hesaba katarsak; eyvah, eyvah… Durum çok vahim, ağlayalım mıL, gülelim miJ? En iyisi, gelin birlikte düşünelim…
Eğer depresyonu bir hastalık kabul edersek durum budur. Depresyonun çeşitleri de var. Kronik depresyon, ağır, orta, hafif, maskeli, manik, bipolar, paranoid, reaktif, mevsimsel, ayırt edilemeyen falan filan… Çocuklarda ve gençlerde bile var.
Kimi depresyona giriyor, kimi depresyon geçiriyor. Girip çıkan da var, bir türlü çıkamayan da. Kızamık gibi bir kere geçiren de var, grip gibi sürekli tekrar eden de. Modern çağın enteresan hastalığı. Eskiden sosyete hastalığıydı, herkese bulaştı(rıldı).
Antidepresan ilaçlara bir başlayınca, en az 6 ay, ortalama 2 yıl devam ediliyor. Ömür boyu kullanan, hastaneye yatırılan da var. İlaç değil, “mutluluk hapı” oldu adı.
Klinik psikolog olarak 37 yıllık aktif gözlem ve deneyimlerime dayanarak, “Depresyon bir hastalık değildir” diyorum. Sadece bir ETİKET, evet e–ti–ket… İnsanın yaşadığı ve karşılaştığı haller hiçbir etikete SIĞ-MAZ. Depresyonun ne olduğunu başka yazılarımda da belirttim, okuyabilirsiniz.
Depresyon; yaşanan bir hayal kırıklığına verilen insani ve doğal bir tepkidir. Çoğunlukla da bir kayıp, başarısızlık ya da engel karşısında olur. Ama bu tepki asla bir hastalık değildir, olmaz, olamaz. Peki nedir?
Kavram olarak depresyon; beklenmedik bir sarsıntı, tökezleme ve bazen de yıkım demektir. Her depremden bir şeyler öğrenerek ve güçlenerek çıkar insan. Hayatın eğitim ve öğretim yöntemidir insanı sarsmak. Deprem gibi, rüzgâr, sel gibi Hayatın bir gerçeğidir…
Sarsıntı gerçekten çok değerli bir uyarıdır. Neyin uyarısıdır? Hayatın ve gerçeklerin uyarısıdır. Ey insan! Kendine gel, Aklını başına topla uyarısı… Hayatın yasalarını anla uyarısı… Hayatın geçici olduğunu hatırla uyarısı… Geçici şeylere tutunma, takılma, canını sıkma uyarısı… Özüne güven uyarısı… Olanları kabul etmeyi öğren ve kendini affet uyarısı… Hayattan korkma uyarısı… Kısaca ve özetle, insanı bilinçlendirme uyarısı…
Sarsıntı durumunda yaşanan duygulara bakınca, hayatın uyarıları ve vermek istediği mesajlar daha net anlaşılır…
Hayal kırıklığı… Hayat sadece senin mevcut hayallerinle sınırlı değil. Hayal kurma yeteneğini fark et. En büyük gücün budur!
Umutsuzluk… Çıkmamış CAN’da umut var, umudunu kesme ve hayata küsme. Umut yetmez, hayallerini gerçekleştirmek için iddialı ve kararlı ol!
Çaresizlik… Çare tükenmez, çünkü çareyi üretecek olan Sensin. Her an aklına bir fikir, Gönlüne bir ilham gelebilir!
Yetersizlik… Tek başına yetemediğin yerlerde işbirliği ve paylaşmayı öğren. Yalnız değilsin, yardım ve destek alıp vermeyi öğren. Bütün depremlerde ülkeler yardımlaşır ve yakınlaşır.
Önemsizlik… Evrende önemsiz bir zerre yok. Kendin dahil, her şeyin ne kadar önemli olduğunu anla. Kalıcı olan değerleri bul!
Karamsarlık… Geleceği bilemezsin, anı yaşamayı öğren!
Değersizlik… Dünyada değersiz bir şey yok. Takdir etmeyi ve değerlendirmeyi öğren!
Anlamsızlık… Anlam olmadan yaşanmadığını anla. Görünenin ötesinde ne olduğunu anlamaya çalış!
Amaçsızlık… Hayatın da amacı var, Senin de. Ortak amacı bul ve gerçekleştirmeyi amaçla!
Lütfen, depresyon kelimesi yerine sarsıntı kelimesini kullanın. Sarsıntının uyarılarına kulak verin. Yeni bir Hayat ve yeni bir SİZ doğacaktır Özünüzden…
Yalçın Kireççi / 3 Mayıs 2016