Cinsellik konusu; konuşulan, yazılan ve düşünülenden çok daha geniş kapsamlı evrensel bir konudur. Tek tek her bireyi, tek tek her aileyi, teke tek her ikili ilişkiyi, her topluluğu ve genelde tüm toplumun tüm yapısını ilgilendiren çok önemli hassas bir konudur. Sadece insanı değil, insanlığın geleceğini ilgilendiren bir konudur.
Bu nedenle; konunun derinlik boyutlarına ve yaşanan gerçeklere parmak basmadan ve dikkat çekmeden geçemeyiz.
Kadına şiddet, saldırı, taciz, tecavüz, iffet, ırz, namus, töre cinayetleri, ensest ilişkiler, harem, mahrem, günah, yasak, çocuklarda cinsel istismar, evlenme, boşanma, aldatma, evlilik dışı ilişkiler, sahipsiz çocuklar, güvensizlik, saygısızlık… Ucu açık, uzar gider…
Diğer yandan; cinsel sorunları/ problemleri sadece tıp çerçevesinde ele alarak ilaçlarla tedavi etmeye çalışmak, konuyu hiç anlamamak ya da kolaya kaçmak olur. Yiyecekler, içecekler, otlar, spreyler, macunlar ve özel karışımlı iksirler, kristaller, muskalar falan filan… Bunlar da cinselliği hafife almak ve insan ruhunu anlamamak olur. Çünkü cinselliği insan yaşamından çıkarın, geriye robotik ilişkiler kalır. Duygu yok, aşk sevgi, merhamet, vicdan, akıl, mantık YOK. Sadece maddeler ve sömürü VAR, ruh YOK.
Bir klinik psikolog olarak işimiz; cinsel ilişkilerdeki takılma, zorlanma, tıkanma noktalarındaki çoğunlukla bilinçaltı ya da iletişimsizlik kaynaklı meselelerin aşılmasına yardımcı olabilmektir. Şimdi konuya tekrar dönelim ve sorunların çözümüne nasıl yaklaşacağımızı belirleyelim.
“Cinsel sorun/problem” tanımlarından önce, “cinsel” sözünden ne anlaşıldığı önemlidir. “CİNS” ve “EL”, CİNSEL. Cins; KADIN ve ERKEK cinsiyetini, beden türünü ifade eder. El, iki anlamlıdır. Biri, uzuv olarak el (sağ el sol el); biri de yabancılık, uzaklık anlamındadır. “Bırak şu elin adamını”, “Gurbet ellerde yalnız kaldım” gibi…
Bu durumda cinsel sorun; kadının kadınlığıyla, erkeğin erkekliğiyle ilgili sorundur. Cinsellik; “kimlik” dediğimiz, insanın KİM olduğuyla ilgili üç önemli öğeden ilkidir. Daha doğar doğmaz, isim bile verilmeden kız ya da erkek diye kodlanırız. Bu cinsel kimliktir. Buna; sosyal ve mesleki öğelerde eklenerek toplumsal kimlik ortaya çıkarılır. Cinsel kimlik doğuştan olduğu için dokunulamazken, diğer ikisi kolaylıkla değiştirilebilir.
CİNSELLİK; iki ayrı cinsiyetin kendi cinsel kimliklerinin doğuştan getirdiği içgüdüsel itilimleri ve duyguları, bir İLİŞKİ ve İLETİŞİM içinde, özgür iradeleri çerçevesinde deneyimlemelerini ve paylaşmalarını anlatır. Eğer “El” kısmında, bir yabancılık, uzaklık hissedilirse; paylaşım kaygı ve korku duyguları taşıyacağından sorunlar çıkmaya başlar. Çünkü cinsellik, ana babadan bile saklanan mahrem (gizli saklı) bir konudur. Elin adamıyla/ kadınıyla nasıl paylaşırsın. “Kimseye elletme kendini”, “El ele görmüşler seni”, “Elime karşı cinsten bir el değmemiştir” sözlerindeki elin anlamını iyi düşünün.
Cinsellik, bilinçaltlarında o kadar olumsuz duygular ve tabular yüklü bir konudur ki; tehlikelerle dolu bir ormanda gece yalnız başına yolculuğa çıkmak gibidir. Ne zaman neyle karşılaşacağın belli olmaz. Kaçırılma, saldırı, taciz, tecavüz, aldatma, kandırma, öldürülme, hamilelik, yüz üstü bırakılmak… Tek yapılacak şey, tetikte olmak ve kendini her an bir saldırıya karşı korumaya hazır olmaktır. Güven içinde nasıl kendini birinin kollarına bırakabilirsin ki…
Diğer taraftan cinsellik öyle içgüdüler, hayaller, fanteziler ve güzelliklerle dolu bir birliktelik oyunudur ki; insana kendini ve tüm sorunlarını unutturur. Masallar ülkesine akılsız, silahsız ve çırçıplak savunmasız yolculuktur. Çünkü insanın aklını başından alır yaşananlar. Merak, istek, arzu şehvet, coşku, mutluluk ve huzurlu bir dinginlik…
Cinselliği çekici kılan da bu yönüdür. Yaşamak herkese nasip olmaz. Ancak isteyen için, çözüm kapısı her zaman açıktır. Derdi veren, dermanını da her zaman verir…
KISACA VE ÖZETLE: Cinsellik, evlilik birliğinin temelini oluşturan önemli bir İLİŞKİ ve İLETİŞİM bağlamıdır. Gerek kadın ve gerekse erkekte, bilinçaltı olumsuz kalıplar nedeniyle sıklıkla ve sıkça, cinsel sorun/ problem olarak karşımıza çıkar. Cinsellikle ilgili takıntı kaynağı kimde ise, bu halledilmeden o ilişki huzur bulmaz. Bastırılır, saklanır, ötelenir, yok sayılır…
Ama ne yapılırsa yapılsın, bu duygular ve arzular yok olmaz. Çünkü sorunun kaynağında, tatmin bulmak isteyen güçlü bir enerji yatmaktadır. Bu enerji mutlaka bir yerlerden kendini gösterir. Ya hastalık olarak, ya da takıntı olarak…
Bu nedenle; “Çözüm, sorunun içindedir” ve “Her sorunu kaynağında çözmek gerekir” ilkesinden hareketle; cinsel sorunları da gerçek kaynağından bir kerede çözüp bitirmek en sağlıklı yaklaşım olur.
Eğer Sizin ya da bir yakınınızın “Cinsel” sorunu varsa;
profesyonel 4İ destek alabilirsiniz.